Fatma Başkan, Mayıs ayı meclis toplantısında 73 milyon lira bütçe fazlası verdiklerini belirterek, mali disiplin ve israf yapmama konusunda belediyenin başarısının altını çizdi İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, Mayıs ayı meclis toplantısında 2024 yılı kesin hesap görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada, tüm zorluklara rağmen bütçe fazlası verdiklerini belirterek çalışma arkadaşlarına teşekkür etti. Başkan Hürriyet, “Seçime, taşkın hacizlere, bağışların olmayışına ve baskılara rağmen bu kentte çok iyi bir bütçe yönettik. Tüm ekip arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. AKP’li belediyelerin toplam bütçe açıkları 2 buçuk milyar lira. Bu kadar israfa rağmen, biz tüm sıkıntılara ve yaptığımız yatırımlara rağmen 73 milyon lira bütçe fazlası verdik” dedi.

2025 yılı Kurban Bayramı için geri sayım başladı. Bayrama az bir zaman kala kurban pazarları kuruldu, büyük ve küçükbaş kurbanlıklar görücüye çıkmış oldu. İslam Alemi'nin en önemli günlerinden biri olan Kurban bayramı'na sayılı günler kaldı. Bayram kutlamalarının sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli tüm tedbirler alındı. Pazar yerleri kuruldu, kurban kesim alanları belirlendi. Bu bağlamda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi kurban kesim başvurularının 15 mayıs 2025 tarihinde başlayacağını duyurdu.  

Ülkemizin en büyük sorunlarından biri de torpil kıskacı. Hak eden hak ettiği yerde olamıyor. Yandaş kayırmacılığı hemen her alanda uygulanıyor. Haksızlık diz boyu. Adalet bitmiş, hukuk hiç edilmiş, eğitimli gençlerimiz dışarıda kalırken, adamına göre muamele yapanların kıskacında kıvranıp duruyor. Bunların başında da öğretmenlerimiz geliyor. Torpilli olmanın ayrıcalık sayıldığı son yıllarda gençlerimiz işsiz ya da mesleğinin dışında işlerle uğraşmak zorunda bırakılıyor. Zavallı gençlerimiz torpili olmadığı için mülakatlarda eleniyorlar. Büyük haksızlık. Vatandaş neden sokaklara döküldü, hiç merak eden var mı? Zehir gibi zekaya sahip olan gençlerimiz torpil kıskacında can çekişirken, başka işlerde çalışabilmek için diplomalarını gizlemek zorunda kalıyor. Bu adaletsizlik ve güç eşitsizliği yüzünden gençlerimiz heba ediliyor. Buna artık dur demek gerekiyor. Her konuda sınıfta kalan hükumet gençlerimizin istihdam edilmesi ve hak edenin hak ettiği yerde çalışması konusunda da sınıfta kalmış görünüyor.

Elimden tohum düşse filizlenen bereketli topraklarda, bir metre kare ekilecek arazisi olmayan ülkelerden bile iki-üç katına gıda tüketmeye mahkum edilmiş bir toplum olduk. Ev kiraları aylık maaşların çok üstüne çıkmış, beslenmenin hayali bile kurulamazken, sadece doyabilmek için çırpınıp, duran yığınlar haline geldik. her alanda iflasın eşiğindeyiz. Eğitim, sağlık, güvenlik sorunlarımız tel tel dökülürken hukuk yerlerde paspas olmuş vaziyette. "Niye bu hale getirildik?" demek kolaycılık olur. Kendi vebalimizi de görmek zorundayız. Haklarımıza sahip çıkmak yerine, "şükür" kolaylığını tercih etmemiz, idarecilerimiz tarafından istismar edilmekte, keyfi idareye yol açmaktadır. sen hakkında ısrarcı olmadığında durup dururken hayat standartını yükselten de olmuyor zaten. bırak hakkını aramayı "kuru ekmek yer, reisi yedirmem", "bana ne benzin fiyatından ben zaten hep 50 Tl'lik alıyorum", hatta "reisin bir bildiği vardır" şeklinde argümanlar sıralayıp, bıçağa yatmış kurbanlık misali, bir bakıma sefalete razı

Piyasa alev almış yanıyor. Ekonomik kriz, gelir dağılımındaki eşitsizlik, işsizlik milleti perişan etti. Piyasada nakit para akışı olmadığından insanlar kredi kartlarına yöneldi. Halkımız borçlandıkça borçlandı. Vatandaşın derdini ne anlayan var ne de halini soran.. Halkın büyük çoğunluğu açlık sınırının da altında yaşıyor. Cep delik, cepken delik. Halk gününü kurtarmanın derdinde. İnsanlar zaruri ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. İşsizlik tarihin en üst seviyesine yükseldi. Artık herkes aç ve açlıkta eşitlik sağlandı. Ne olacak bu milletin hali? İnsanlar çaresizlik içinde sokağa döküldü. Hükumet istifa haykırışları hemen her sektörde yükseliyor. Beraberinde yaşanılan haksızlık ve hukuksuzluk milleti canından bezdirdi. Ne var ki yöneticiler haykırışları duymazlıktan geliyor. Hatta daha da ileri gidip sokakta çare arayanları sokak terörü olarak yaftalıyor. Türkiye karanlık bir dönem yaşıyor. Basiretsizlik, beceriksizlik, bu vurdum duymazlık değil de nedir?

Yıllarca beraber gazete çıkardığımız yol arkadaşım Ahmet Çavuş Kocaeli'de Ortam ailesine katıldı. Güçlü kalemiyle gündeme ışık tutacak olan Ahmet Çavuş, heyecanını bizimle paylaştı. Çavuş konuşmasında: "genel siyasetin olumlu ya da olumsuz yönlerini değerlendireceğiz. Amacımız ülkemize hizmet etmek. Bu hizmeti en doğru haliyle verebilme gayretinde olacağız. umarım ülkemize olumlu katkılarımız olur." Dedi.

Bir takım insanların işine geliyor meseleye "Kürt sorunu" Demek. Bundan nemalanan güruhlar var. Şimdilerde iyi bir şey yapmışlar gibi teröristlerle masaya oturup, sözde Kürt sorununu çözdüklerini ifade ediyorlar. Masaya oturup, kimbilir nelere imza atıyorlar. Onca şehit anasının bağrını dağlıyorlar. Bu memlekette hiçbir zaman Kürt sorunu olmadı. Mesele terördü. Kürdistan istiyorlardı. Son girişim gösteriyor ki bebek katili öcalan ile Kürdistan serbest kaldı. Kimbilir daha nelere imza atıldı. Sözde pkk kendini lavetti. Ne karşılığında? Mesele belli. Avrupa uyum yasaları bir bir hayata geçirildi. Öcalanı mecliste görürseniz hiç şaşırmayın "dağdan in, düz ovada siyaset yap" Diyorlardı ya işte bunun altında yatan gerçek Kürdistan kurulsun idi. O zaman temelini atıp, bugün hazır ekonomik kriz gündemi meşgul ederken avrupanın isteğini aradan çıkaralım dediler. Vatan uğruna canını veren şehitlerin kemikleri sızlıyor. Kimin umurunda? Benim gibi düşünenlerin umurunda. Vatan toprakları satılmış, Arap istilası memleketi

17 Ağustos 1999 yılında gerçekleşen ve asrın felaketi olarak nitelendirilen Gölcük merkezli depremin anlatıldığı Yıkık Kentim adlı kitap, çok yakında raflarda yerini alacak. Gazeteci yazar Birsel Şafak'ın kaleme aldığı kitapta Gölcük depremi ve sonrası detaylı bir şekilde yer alıyor. Hikaye yazarın bizzat yaşadığı olayları ve süreç içerisinde karşılaştığı sorunları içeriyor.

Uzunca bir aradan sonra basın/yayın hayatına yeniden "merhaba" diyoruz. Amacımız her zaman olduğu gibi halktan yana, halkla birlikte hareket etmek. Doğru, dürüst ve ilkeli gazetecilik anlayışımızla hep halktan yana olduk. Gücümüzü de yine halktan aldık. Kocaeli'de Ortam gazetesi bayrağı Gürsu Detay gazetesinden devraldı. İlkeli yayıncılık anlayışımız, çınar ağacı gibi güçlü kalemlerle başarıya koşacaktır. Biz dün doğru bildiklerimizden ödün vermedik, bundan sonra da ödün vermeyeceğiz. Bizim doğrumuz, sizin doğrunuzdur. Hiçbir zaman menfi davranmayan bir yayıncılık anlayışıyla yolumuza devam ediyoruz. Merhaba Gölcük, Başiskele, Yarımca, Derince, Gebze, İzmit, Karamürsel... Merhaba Kocaeli...

17 Ağustos 1999 Büyük Gölcük depreminin anlatıldığı ve Gazeteci Yazar Birsel Şafak'ın kaleme aldığı "Yıkık Kentim" adlı kitap raflarda yerini aldı. Gerçek hayat öyküsünün yer aldığı kitapta deprem öncesi, anı ve sonrası detaylı bir şekilde anlatılıyor.