• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
KOCAAĞA EKMEK

 

KOCAAĞA

EKMEK TEKNESİ

 

 

 

Resul KOCAAĞA

 

 

 

Ali Fuat Paşa cad. No:93/B

Şirinköy / Gölcük KOCAELİ

0532 577 14 97

r-kocaaga-41@hotmail.com

 

TERCİH MESELESİ

          Her şey aynı zarfın içindeki "üç kağıttan" birine tukaka denilerek başladı. Seçim iptal oldu. İstanbul'lu blöfü anladı, restini gördü. Halk ile inatlaşma olmazdı lakin, "yenilen pehlivan yenilgiye doymaz" misali hırs bitmedi. "Topal ördeksin"dendi, "yürüyemezsin" dendi. Yetkilileri, sorumluluk alanları bir bir tırpanlandı.

          Üç kez seçim kazanıp, milyonlarca oy almakta kurtaramadı. Bir sabah seher vakti, yüzlerce polis eşliğinde evinden alınıp, Silivri cezaevine atıldı. "Yolsuzluk var" dediler, "Yapmadım" dedi. "Memet yaptığını söylüyor" dediler, "Yapmadım" dedi. "Uzun Memet" dediler. Kömürü bulan değil,"gizli tanık uzun Memet" ... Tanımıyordu fakat zaten gizliydi. 

          Amamacın yolsuzluk, hırsızlık üzerine gitmek  olmadığı açıktı. Çünkü ihbarcısı sağlam Bülent ARINÇ tarafından, Ankara'yı parsel parsel satan Melih GÖKÇEK, kocasından milyonlarca dezenfektan alan Ticaret Bakanı Ruhsar PEKCAN, belediyeleri borç batağına sürükleyen Ak partili başkanlar için "gel buraya" bile denmiyordu. Halbuki bunlar için gizli tanığa bile gerek yoktu.

          Ensarioğlu boşuna dememişti; "yasama, yürütme, yargı bizde","oğlan bizim kız bizim", kendimizi yargılayacak kadar enayimiyiz?  (!)

          İmamoğlu, yargıdan muaf bu  Akparti zırhını giymemenin bedelini öder gibiydi. Keza bu zırhın nimetlerini fark edip  rahat eden (!) niceleri mevcuttu.  Mesela, Allah yolundan  ilk kavşakta Akepe otobanına geçiş yapan Numan KURTULMUŞ, kızına mülakatsız işbulan Mustafa DESTİCİ, son saniye golcüsü yavan ülkücü Sinan OĞAN, güven elçimiz (!) Metin FEYZİOĞLU ve daha niceleri...

          Şu sıralar "yetişen alıyor" misali bebek katili Abdullah Öcalan bile bu kampanyadan faydalanmak peşinde.

          Avukatının avukatı bile hesaba çekilirken Sn. İmamoğlu için iki yol var. Ya şerefli duruş sergileyip, zahmete katlanmak, ya da "ben de sizdenim" deyip paçayı kurtarmak.

          Şerefli duruş demişken, bana yıllar önce hakikat diye anlatılan yaşanmış bir hikaye ile nüktedan yapalım.

          Çiftçinin biri  köyünde yetiştirdiği kaliteli patatesleri aracına yükleyip, uzakta bir kasabanın yolunu tutar. Pazarda sergisini açar. Patatesi kaliteli fiyatıda bir o kadar uygundur.  Vakit ikindi olur fakat hiç satış yapamamıştır.  Morali bozulmuştur. Tam o sırada yanına biri yanaşır ve "arkadaş sen yabancısın belli... Baksen bu şekilde satış yapamazsın. Buranın insanları yabancıdan  alışveriş yapmaz. Patatesin çok güzel şerefsizim, haydi kalmasın şerefsizim diye bağır. Şerefsizim buralarda parola gibidir. " Çiftçi başlar, "patatesim çok güzel şerefsizim, patatesim ucuz şerefsizim" diye bağırıp dururken, etraftaki kalabalık biranda çiftçiye döner ve içlerinden biri, "arkadaşlar bu şerefsizde bizdenmiş, hadi alalım da elinde kalmasın". 

          Hayat işte, bazen insanı  zor tercihler yapmağa mecbur bırakabiliyor.       

  
64 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın